PhotobucketTELİF HAKLARI / "Bu Blog İnternet sitesindeki eserlerin, 05.12.1951 tarih ve 5846 sayılı FİKİR VE SANAT ESERLERİ KANUNU uyarınca eserden kaynaklanan mali ve manevi hakları eser sahiplerine aittir, izinsiz kullanılamaz." />>devam


17 Kasım 2007 Cumartesi

*mizah yazarımız BURHAN GÖRKEN'in yeni öyküsü*

“KADININ ADI YOK”
KADINLARIN ADI ÇOK

Adam, herkesin duyacağı yüksek bir sesle;
"-Benim çoraplarım nerde? " dedi.
Bu sesi duymamak mümkün değildi. Odada bulunan herkes duymuş, ama üzerine almamıştı. Bunu söylerken doğrudan birine hitap edilmemiş, ortaya söylenmişti.
Kime söylendiğini bilmeyen söz, kendini duvardan duvara vurup, orta yere düşmüştü. Düştüğü yerde de kalmıştı. Kimse üzerine almamıştı.
Adam karısına bakarak;
“- Hadi buyur, yine söylediğimiz ortada kaldı. “ diye söylendi.
Kadın, yumuşak bir ses tonuyla karşılık verdi:
“- Benim adım yok mu Vedat?”
“- E, var!.”
“-O halde niye adımı söylemiyorsun Vedat?”
“-......”
Adam önce, göz ucuyla; köşede oturup tesbih çeken yaşlı babasına, sonra da karısına baktı.
Kadına hak verdi, ama renk vermedi.
Babasının yanında karısına adı ile hitap edemezdi.
Büyüklerinden böyle görmüş, böyle yaşamıştı. Bunun aksini yaparsa yüzü kızarır, renkten
renge girerdi.
. . .
“- Adımı söylemezsen söylediğin söz ortada kalır Vedat.!.”
Kadın çorapları almak için arka odaya gitti.
Söylenmeye devam ediyordu:
“-Sen bir kez olsun SEVDA dedin mi bana Vedat? Hani SEVDA deme özürlü olsan anlardım. Başka Sevdalara Sevda diyorsun, ama kendi Sevda'na.?. Bana hiç Sevda dedin mi Vedat.?. Demedin Vedat!.”
. . .
Kadın haklıydı.
Ortalığı toplamak kadının göreviydi. Ama ortaya söylenen sözleri de toplayacak değildi.
Kadının adı yok , Kadınların adı çoktu.
'Kaşık düşmanı'ydı. Ama kaşıklar en çok onu severdi. Hatta her kaşık, yanına bir de çatal
alarak, her yemekten önce ve sonra kadının önüne gelirdi. Kirli de olsa, temiz de olsa kadının
elinden geçerdi.
Yani kaşıklara düşmanlığı yoktu.
Kaşıkların da ona düşmanlığı yoktu.
...
Üstüne üstlük, bir de; 'Bizim Köroğlu' ydu...
Aslında bunu anlamak hiç akıl kârı değildi. Kadın kadın olduğu halde, nasıl oluyor da 'Bizim Köroğlu' oluyordu.?.
Kadından "Köroğlu" olurmuydu.?
Neden “bizim körkızı” değil de 'Bizim Köroğlu' oluyordu.?
'Ali'nin kızı, Veli'nin kızı', 'Selami'nin kızı’ydı. Kendi adı ile değil, babasının adı kullanılarak hitap edilirdi.
...
Kadının adı yok, Kadınların adı çoktu.

................................ -BİTTİ-

L@hm@cun

L@hm@cun
* L@hm@cun_mizah öykü - Blog İnternet Sitesi'nde yer alan ürünlerin; *haber, tanıtım v.b. durumlar dışında / 2. şahıslarca –herhangi bir biçimde- yayımlanması _ kullanılması izne bağlıdır ve yasaların öngördüğü haklara sahiptir. ***--> L@hm@cun.*mizah.öykü*....İLETİŞİM ADRESİ--> mizahvesiir@gmail.com