“BU IS YERINDE GREV VAR!”
HAYDI DAYANISMAYA..!
Novamed fabrikasında çalışan kadın işçilerin, işyerindeki çalışma koşullarının düzeltilmesi ve örgütlenme haklarının kabul edilmesi için 26 Eylül 2006'dan beri sürdürdükleri grev bir yılı aştı... Novamed isçileri ile patronun 30 Ekim'de masaya oturacağı su günlerde, özelleştirmenin, ücretlerin düşürülmesi, sendikal örgütlülüğü zayıflatma, sendikasızlaştırmaya ve sermaye kârına kâr katma uygulamalarına karşı yeni bir Grev dalgası yurdu sarıyor: Türktelekom Grevi...
“Biz PTT’yi, telgrafçı HAMDI BEY’lerin ruhundan teslim aldık....
Biz bağımsızlık sevdalılarıyız, vatan topraklarımıza canımızı verecek kadar aşığız. Emperyalist güçlerin baskılarına boyun eğmez, sinsi oyunlarına düşmeyiz. Biz halkız.
Bizler dağ ve direk tepelerinde donarak, yer altında lağım sularının içinde, gece ve gündüz demeden çalıştık. Bizler telefona müracaat eden vatandşsın telefon almaya ömrünün yetmeyeceği bekleme sürecini bir güne indirdik.”
Böyle diyor grev gözcüsü Bayram.. Uğradıkları haksızlıklara ve hainlikle suçlamalara karşın, başı dik eylemlerinin haklılığını savunuyor...
Haberleşme, hayatımızın bir parçası.. Telekom grevi, ağacın kökleri ve dallarıyla hayata bağlanması gibi tüm hayatı etkiliyor.. Cep telefonlundan, hastanelere, kredi kartlarından, alışveriş merkezlerine, bankalar, haber merkezleri, internet altyapısı, tüm devlet daireleri ve kurumlar, illerarası ve yurtdışı iletişimini de etkileniyor.
Grev sırasında yaşanan olumsuzluklar da, haklı bir eylemi haksızlığa uğratma çabası içinde.. Greve destek sağlama izlenimi yaratan, internet bağlantılarını sağlayan kabloların kesilmesi, grevdeki insanları hainlik suçlamasıyla karşı karşıya bırakıyor..
Kadıköy’den bir grup Karikatürcüler Derneği üyesi karikatürcü (Canol Kocagöz, Mustafa Bilgin, Kamil Yavuz, Vahit Akça) olarak, destek ziyaretlerine gittiğimiz Telekom’un Acıbadem’deki merkezinde bir grev gözcüsü kabloların kesilmesi olayına; “Biz böyle bir şeyi nasıl yapabiliriz, kendi grevimizi sabote edebilir miyiz?” diye karşı çıkıyor..
Sonra bir başkası: “Turktelekom uzantılı mailler kesilmiş, bazı siteler kapatılmış, hastalanan arkadaşlarımıza hasta kağıdı imzalatılmıyor.. Bunlardan haberiniz var mı?” diye soruyor.. “Bizi hainlikle suçlayanlar, asıl bunların hainlik olduğunun farkında değiller mi? kişilerin haberleşme özgürlüğü, hastaneye gitme özgürlüğü var.. Bunların annesi, kardeşleri, akrabası çocukları var...! Ayıptır!” diyor..
Bir başkası:
-“Emperyalist güçlerin parçala yönet parolası ile kurumumuzdaki personeli dörde bölerek yönetenler, 30.000 ile 80.000$ alırken, maaş artısına %4 önerilen bizler, bir taraftan da bazı sosyal haklarımızı kısarak, reelde %20’ye yakın maaşı geriye düşecek olan üyelerin de sonuna kadar yanında olmaya çalışıyoruz..” diyor...
Bir arkadaş da, yaşadıkları bir detayı bize karikatürize ediyor:
-“gelen arıza ihbarları karşısında ne yapıyorsunuz?”
- “gelen arızaları not alıyoruz. arızalara bakmıyoruz ama kayda "arıza giderildi" diye giriyoruz...”
-“bu, eylem bittiğinde size biraz fazla yük getirecek anlaşılan?! ”
-“valla öyle.!. sonunda bu grev bittikten sonra, biriken bütün arızaların hepsine birden bakmak zorunda kalan da yine bizler olacağız..” diyerek gülümsüyor...
-“Yapılan sabotajlar, yetmiyormuş gibi üstüne üstlük geçenlerde binanın bahçesinden rulo halindeki kablolar çalındı.!” Diyor bir diğeri...
-“Çingeneler ..” diye devam ediyor.. “Bunun eylemi baltalama girişimleriyle bir ilgisi yok. satıp para kazanmak için...”
Keyifli sohbet sürüyor, çaylar gelip gidiyor, arada kahkahalar arasında onlar da biz de moral buluyoruz.. Ayrılmadan önce uzattıkları ziyaretçi defterine karikatür olarak düşüncelerimizi yazıyoruz.. Sergi umudumuzu iletip ayrılıyoruz...
Yazının kaleme alındığında üçüncü haftasına girecek olan Turktelekom grevi; sabotajlar, hainlik suçlamaları, mahrumiyetler altında, ama buna karşın yurt genelinde ve yurt dışındaki sendikalar ve çeşitli kuruluşlardan gelen güçlü desteklerle birlikte kademe kademe ama kararlı bir bicimde sürüyor..
Vahit AKÇA