PhotobucketTELİF HAKLARI / "Bu Blog İnternet sitesindeki eserlerin, 05.12.1951 tarih ve 5846 sayılı FİKİR VE SANAT ESERLERİ KANUNU uyarınca eserden kaynaklanan mali ve manevi hakları eser sahiplerine aittir, izinsiz kullanılamaz." />>devam


16 Şubat 2008 Cumartesi

Zuhal DELTRUL'dan yeni bir öykü: HIDIR AMCA'MIZ

Bakın hele şu işe!.. Bu dünyayı döndüren bir boşluk varmış. Allah Allah, onu doldurmaya çalışıyorlarmış.. Bunu da söyleyenler çokmuş..
Küresel ısınma gün geçtikçe artıyor, onunla uğraşmak yerine hava boşluklarıyla uğraşıyorlarmış..
Dünya hali bu; insanlar gelişti gelişeli her şey yerini değiştirdi. Eee, bizim de köyün boşlukları , delileri, kahramanları var.. Olmaz demeyin, hiç olmaz olur mu? Uğraşanlar,
boş duranlar, gezinenler, arayanlar tarayanlar olmaz mı? Olur olur !
“Bizim köyün kavakları dökülür yaprakları..”***
Bu meseleyi kahvehanede Hıdır amcamıza da söylemişler...
Hıdır amcamızın zamanı çok değerlidir. Köyün derdiyle tasasıyla pek ilgilenmez.. Adamcağızın derdi tasası karnını doyurmak. Gidip gelmesi bundan..
Ayrıca, Hıdır amcamızın yolları hep uzundur, evi köyün dışındadır. O kadar yolu kat edip gelmek de bir hayli zordur. Ona eşlik eden katırı olmasa, yollar onu şimdiye dek yer bitirirdi..
Köyün kahvesi her gün dolup taşıyor. Taşıranlardan biri de Hıdır amca... Her gün uğrak yerlerinden biri, işte bu kahve mekânı.. Ondan vazgeçemeyecek kadar oyalayıcı , eğiticidir kahve...
Böyle böyle geçen zamanı kim durdurur!

Küresel ısınmaymış, falanmış filanmış... Bu dünyada nelerin olup olmadığını nerden bilecek.. Ona kalsa hiç bilmeyecek, ölünce bile mezar taşının yerine, başucuna para pul koysalar bile anlamayacak..
Ama bir gün, öyle bir şey oldu ki, köyün halkı bile şaşırdı:
Hıdır amcamızın bir oğulcuğu vardır.. Boyludur, posludur ve üstelik dertlidir.. Yaaa, hiç sormayın! Aşık olmuş oğulcağızı.. Kime olduysa onu bulmak lazımdır.. Evermek lazımdır.
Hıdır amcanın yaşamı böyle bir yaşamken, bu da oğludur, yaşamının bir parçasıdır. Başına gelen yeni derdidir.
“-Bak oğlum, derdin nedir biliyorum, ama karşıki köy uzaktır.. Biz bu katırlarla nasıl gideriz oraya...” diye çaresizliğini dile getirmiş Hıdır amca.
Oğulcağızı oralı değil... “-Yapma eyleme baba, ayağına ölem baba, biz sabaha varırız köye..” diyerek ısrarını sürdürmüş.
Hayda!.. Gel de çık bu işin içinden...
“-Yahu bizim zamanımızda...” diye düşünmeye başlarken Hıdır amca, oğulcağızı
onu dışarı çağırmış.
Fırlamış ki ne görsün, katırlardan biri yere çökmüş kalkmıyor... Ha babam de babam, ha hu ha hu derken; olmuyor, kalkmıyor katır olası hayvan..
Oldu sana ikinci kez ayıklanmasını bekleyen pirinç!
Hiç olacak iş mi, zamanı mı şimdi?
Bizim Hıdır amcamız tek kalmış bir katırla nereye gitsin, nasıl aşsın dağları? Nasıl bulsun gidilecek yolları?
Neyse uzatmayalım. Sonunda bir yolunu bulurlar da, yola çıkarlar ve de yolu yarılarlar..
Ha, katırlar mı?
Onlar köyde kaldı, bir koşu gidip, komşunun katırlarını yükleyip yola çıktılar..
Bizim Hıdır amcamız düşüncelerden düşüncelere girer yol boyu. Neylesin oğulcağızı, tutulmuş bir yangına... Bir kova su da yetmiyor ki söndürsün... Ancak bir fistan örtüle ki, bu yangın bite... Bizinkiler yolu yarılamış, yorulmuş; oturup yemeğe durmuşlardı..
Sonrasında hiç durmadan yola devam ettiler... Zaman da akıp geçti. Ne kadar geçti bilinmez, bizim oğlan şöyle dedi:
“-Aha baba o köy; bak, tam karşıdadır!.”
Hıdır amcanın bir bakışı yeter, anlamıştır. Hızlıca devam ederler, eve varırlar...
Peki nasıl olacak; nasıl, ne diyeceğiz?
Amcamızın oğlu sabırsızca gider, kapıyı çalar...
Eee, kim demiş her şey öyle çabuk olur diye..
Kapının eşiğinde tanıtırlar kendilerini, içeri alınırlar..
Uzaktan, karşıki köyden gelirler, hayırlı iştir, onun için gelmişlerdir..
Evin sahipleri konuklarına bakar, bir de dönüp birbirlerine bakarlar...
Oğlan da sabırsızca bakınır etrafına, ne oluyor der gibi...
Bizim Hıdır amcamız öylesine kaptırmıştır ki, işi bitirip gidecekler..
Orada her şeyi bağlarlar, aralarında söz de kesilir...
Düğün tarihi de yakındadır.
***
Ay geçer, gün geçer, saatler geçer gider..
O yollar gidip geline aşınmış olur...
Oğlan, fistanları göreceği an yaklaştığından; heyecan içindedir..
Hıdır amcamızı görenler bu işe şaşar kalır ama bir şey demezler..
Düğün günü gelmiş çatmıştır. Kızın ailesi oldukça neşeli ve sevinçlidir... Herkeste aynı sevinç...
Neyse... Her şey güzel güzel biter. O günün gecesi oğlanındır..
Kolay değil, Hıdır amcamız da çok masraf yapmıştır. O da kendi dünyasına varacağı, rahat edeceği düşünceler içindedir.
Saatler alır başını gider... Sabah olur, sanki hiç sabah olmamış gibi..
Horozdan önce bağıra çağıra bizim oğlan iner aşağıya, babasına der ki:
“-Baba baba kalk kalk, bana gelin diye getirdiğimiz, kadın değil erkek, erkeeek!. Hem beni dövüyor ve hem de bütün işi bana yaptırıyor..”
Hıdır amcamız o zamana kadar hep kendisinin arzularını düşünmüştür, karısına da istediğini yaptırmıştır... Şimdi şu başa gelene bakın, kolay mı yani..
Burnundan soluyarak çıkar yukarı. Bir güzel fırçalayacak, hatta gerekirse dövecektir densiz gelini... Kadın onu görür görmez;
“-Aha babalık, hemen şu süpürgeyi al eline ve süpür şurayı.!” der. Hıdır amcamızın şaşkınlığı geçmeden, bu kez pençelerini omuzlarına geçirir... Amcamız öyle dona kalır, ne diyeceğini bilemez. Elinin ağırlığından, sertliğinden korkar ama yine de erkekliğe toz sürmemek adına;
“-Bak bak bak, nerde görülmüş bir kadının işini erkek yapmış olsun.. Sen kimsin böyle konuşuyorsun.!?” demesine kalmadan, kadın bir tokatla amcamızı yere indirir. Sonra da;
“-Yap dedik babalık, konuş demedik.!” der.
***
O gün bu gündür bizim Hıdır amca sessizdir. İçine kapanmıştır. Hatta gitmez gelmez olur sağa sola..
Ve şunu anlar ki; konuşması kolaymış.. Bir fistan davasına yollara düş, işi hallet; sonra da kendini ezdir bu fistanlıya.. Zamanında elimizde ezilirken fistanlı...
***
Yol yordam bilmek gerekmiş, onu anladı bizim Hıdır amcamız; Hanya’yı Konya’yı anladı. Geç olsa da yani...
Anladı............... -BİTTİ-
<-geriye dön!. *MİZAH VE ŞİİR

L@hm@cun

L@hm@cun
* L@hm@cun_mizah öykü - Blog İnternet Sitesi'nde yer alan ürünlerin; *haber, tanıtım v.b. durumlar dışında / 2. şahıslarca –herhangi bir biçimde- yayımlanması _ kullanılması izne bağlıdır ve yasaların öngördüğü haklara sahiptir. ***--> L@hm@cun.*mizah.öykü*....İLETİŞİM ADRESİ--> mizahvesiir@gmail.com