PhotobucketTELİF HAKLARI / "Bu Blog İnternet sitesindeki eserlerin, 05.12.1951 tarih ve 5846 sayılı FİKİR VE SANAT ESERLERİ KANUNU uyarınca eserden kaynaklanan mali ve manevi hakları eser sahiplerine aittir, izinsiz kullanılamaz." />>devam


8 Mart 2008 Cumartesi

mizah öyküsü-BİR YAZ DELİKANLISI- Rıfat ILGAZ

Beyoğlu vitrinlerine bakıp, içindekilerden çok camda kendilerini seyreden kadınlara hak verdim ister istemez.
Bir sandalet beğenmek için Vangok'un vitrinine başımı uzatır uzatmaz kendi gün yanığı suratımla yüz yüze gelince: «Oğlum Nuri Nurdoğan.» Diye bağırdım. «Beğeniyorum seni... Çok, çok hoşuma gidiyorsun... Maşallah, maşallah... Bu ne sağlık, bu ne güzellik.. Akçakoca yaramış sana.. Güneş banyoları, deniz banyoları, hele göz banyoları boşa gitmemiş.. Yirmi yaş genç-leşmişsin âdeta..»
Vitrindeki sandaletlere göz u-cuyla bile bakmadan yürüdüm, gittim.. Çivi gibiydim doğrusu. Üzerimde bir hafiflik, bir uçarılık, ne bileyim bir yaylaşma, bir.. Bir oklaşma!..
«Çüşşş... Kör müsün be?»
Bakıra dönmüş yüzümü seyredecek yeni bir vitrin ararken birine bindirmeyim mi?..
«Ooo... Sen misin bu delikanlı be?... Az daha kalayı basacaktım. Bu ne gençlik, bu ne güzellik.. Onbeşinde kız olsam takılırdım arkana.. Nerelerdeydin çoktandır?»
«Akçakoca’da.. Bizim çocuklar kamp kurmuşlar.. Bir hafta da beni misafir ettiler. Görme Halit’ciğim, o ne deniz, o ne kum.. Romatizmaya iyi gelir dediler, yallah deyip gittim.»
«Sen romatizmayı kirli çamaşır gibi sıyırıp atmışsın vallahi.. Daha bir ay önce Cağaloğlu’nda uzaktan görmüş te acımıştım sana: Sapsarı bir surat.. İçine çökmüş gözler.. O musun sen be?.. Tunç heykele dönmüşsün maşallah.. Kim der sana kırk, kırkbir..»
«Korkma, kırk bir buçuk de!»
«Oldu mu o kadar.. Taş mektebin bahçesinde uzun eşek oynadığımız günleri düşünüyorum da..»
«Bırak eski hikâyeleri.. İçimi karartma sabah sabah.. Bir gün uğra yazıhaneye de konuşalım..»
İlk karşıma çıkan mağazadan bir çift sandalet aldım, geçirdim ayağıma. Yolda bir Romalı atlet çevikliğiyle yürüyor, ne yürümesi, sekiyor, koşuyor, uçuyorum düpedüz.
Bir kadın, güzel giyinmiş bir kadın, gözlerimin içine bakarak geçti.
«Oğlum Nuri, dedim, kendine gel... Sana, iyi giyinen değil, iyi soyunan kadın lâzım.. Kadının yaşma dikkat etmedin mi?.. O-tuz sekiz, kırk.. Bu mübarekler yirmi beşi geçti mi bayramlarda elleri öpülür.. İşte geldin gidiyorsun.. Bu gençlik bir daha ele geçmez!»
Bir iki adım daha attıktan sonra gerisini tamamladım:
«öyle ya, dedim, iki üç ay sonra ne gençlik kalacak, ne dinçlik.. Bu bronz heykel yine bir ahşap adam olacak.. Önümüz kış!»
Bir mayo vitrininin önünde durdum. Şortlar, bikiniler... Bu sene ne de çeşitleri çok.. Hele şu açık mavi üstüne kırmızı balıklı.. Efendim?.. Kumral üstüne, vay vay vaaay, koyu yeşil gözler.. Aman ne boy, aman ne bel, aman ne kalça.. Nerde ise cadde ortasında şarkıyı tutturacağım: Sallasana sallasana.. Böyle bir şarkı vardır değil mi?..
Tepeden tırnağa bir süzdü beni. Eh, yirmi yirmi bir.. Bilemedin yirmi üç.. Yani bayramlarda eli öpülmeyecek soydan... Acaba o ne düşünüyor: Otuz, otuz beş.. Bilemedin otuz sekiz mi diyor benim için?.. Amaaan, ne derse desin, bu gençlik, bu dinçlik bende varken..»
Kendi kendime başladım söylenmeye:
«Yüz altmış lira bikini.. Sudan ucuz vallahi.. Ama ne yakışır ya, kumral saçlı yeşil gözlü, bir güzele..»
Birden aklım başına gelir gibi oluyor:
Oğlum Nuri, diyorum, bırak gevezeliği.. Ya uysal bir gülücükle teşekkür ederim diyiverirse?.. Hacı ağalık seni açmaz, eğer bir plaj arkadaşı arıyorsan gençliğine, dinçliğine güven.. Yüz altmış liralık mayodan başlamak biraz morukluk alâmetidir.. Sen ki, bir Romalı atlet kadar diri, canlı, atılgansın.. Bırak bu ihtiyar ağızlarını.. Hem sen saat on birde Mecidiyeköyü’nde olmayacak miydin?.. Otobüs.. Dolmuş.. Hay Allah, nerde durak?.. Gene ne cehenneme kaldırdılar?.. Karaköy’e gitmek için Beşiktaş’a, Beşiktaş’a gitmek için Aksaray’a yöneleceksin ki yeni trafiği uygulamış olasın.. Herhalde Mecidiyeköyü’ne gitmek için de Kadıköy iskelesine inmeli.. Haydi Allah rast getire.»
İlk durakta atladım bir otobüse. Yanlışsa yarı yolda ineriz: Bütün koltuklar dolu.. Bu memlekette ne vakit koltuklar boş kalmış ki?.. İlk durakta akın başladı: Beni süre süre tıktılar köşeye, önümdeki koltukta karavel saçlı bir anasının kuzusu.. On yedi, on yedi buçuk.. Ya A-dalı, ya Floryalı.. Bütün yazın güneşi, denizi, tuzlu rüzgârı derisini kahve rengi bir güderi eldivene çevirmiş. Yeşil yeşil gülüyor adamın yüzüne.. Elinde bir de kitap.. Mektep yok, imtihan yok.. Olsa olsa roman olacak bu.. Hem de. Eveeet, Lolita!.. Tâ kendisi.. Gözlerimin içine bakışından belli hasbanın.. İyi ama ben Lolita'lık adam mıyım be?.. Vitrinler yalan mı söylüyor sanki?.. Bu gençlik, bu dinçlik.. Efendim?.. Sonra kızda da bir Lolita havasından çok, olgun bir kadın havası var. Yaşını göstermiyor belki... Yaz geldi mi, yaşları belli olmaz bunların. Göğüslerin olgunluğuna bakılırsa, on yediye bir yedi daha ilâve et. Hele kalçalar, maşallah, taşıyor oturduğu koltuktan.
Gözlerimin üstünde yürüdüğünü sezince ürkekleşti yavrucuk,. Yok canım, yok civcivim benim, korkma.. Oralara daha çok vakit var.. İstersen bugün sadece muhallebiciye gideriz.. Bir dahaki sefere de Yıldız Parkı.. Plaj mı?.. Peki, plaj olsun.. Hakkın var, çıkaralım tadını denizin... Kışın da sinemalar bizim, tiyatrolar bizim... Ne o?.. Bu ürkeklik, bu telâş ne?
Yavaşça kalkıyor yerinden... Gözlerimin içine bakarak gülüyor. Gülme değil bu, bir nezaket diş gösterişi.. Eliyle kalktığı yeri işaret ediyor.. İnecek mi yoksa?.. Hıh, o inerse ben durur muyum ki.. Ne?.. Ne söylüyor?..
«Buyrun, diyor, buyrun bey amca.. Ayakta kaldınız.. Yoruldunuz.. Buyrun oturun!»
Boşalttığı koltuğa ister istemez oturuyorum.. Oturuyorum değil, yığılıyorum.. Demek böyle ha?.. Amca... Bey amca ha?.. Yuh olsun güneşe.. Yuh olsun denize, plaja!.. Yuh
. . . . . . . . . . . . . -BİTTİ-
kaynak: AKBABA, Cilt: 5 — Sayı: 106, 8 Ağustos 1963

L@hm@cun

L@hm@cun
* L@hm@cun_mizah öykü - Blog İnternet Sitesi'nde yer alan ürünlerin; *haber, tanıtım v.b. durumlar dışında / 2. şahıslarca –herhangi bir biçimde- yayımlanması _ kullanılması izne bağlıdır ve yasaların öngördüğü haklara sahiptir. ***--> L@hm@cun.*mizah.öykü*....İLETİŞİM ADRESİ--> mizahvesiir@gmail.com