PhotobucketTELİF HAKLARI / "Bu Blog İnternet sitesindeki eserlerin, 05.12.1951 tarih ve 5846 sayılı FİKİR VE SANAT ESERLERİ KANUNU uyarınca eserden kaynaklanan mali ve manevi hakları eser sahiplerine aittir, izinsiz kullanılamaz." />>devam


24 Eylül 2007 Pazartesi

*mizah yazarımız BURHAN GÖRKEN'den bir ÖYKÜ*

Ünsüz Düşünür Bekir
ve Ünlü DİVA
Her haftasonu olduğu gibi yine kahvehaneye gitmişti.
Kapıyı açıp içeri girdiğinde; “Dumanlı dumanlı oy bizim eller, yine geldim sana!.”
diye içinden geçirdi.
Diğer haftasonlarında olduğu gibi içerisi yine tıklım tıklım doluydu. Kahvehane ahalisi 'toz duman içindeydi' demiyorum, tozsuz 'duman' içindeydi.
Boş bir sandalye bulup, televizyonu görebilecek bir yere ilişti.
Magazin haberlerini hiç sevmezdi. Televizyonda yine magazin haberleri vardı.
Ünlü "Diva"dan bahsediyordu televizyon kanalları. Canı sıkıldı. "Diva "lı haberlere iyiden iyiye bozuluyordu.
Yan masada boş duran bir gazeteyi alıp okumak istedi. Orada da "Diva"lı haberleri görünce elindeki gazeteyi bırakıp bir başkasını aldı. O da diğerinden farksızdı. Sözleşmişlerdi sanki, deli etmek istiyorlardı Bekir'i.
Ünsüz Düşünür Bekir, düşünüyordu... "Cıva" gibi kadınlar varken neden gazeteler, televizyonlar, hatta FM kanallı radyolar "Diva"dan bahsediyordu.?
. . .
Kültablasını önüne çekip bir sigara yaktı. Derin düşüncelere dalmıştı. "Diva" ne demekti.? Türkçe olmadığına göre, hangi dildendi.?..
Arapça olabilir miydi,?.
Belki de İngilizce...
Ya da Fransızca...
...
Eskiden radyoda İbranice haberler verilirdi. “Belki de İbranice’dir.” diye düşündü. İbranice olabilir miydi?
Üzülüyordu. Hem de çok üzülüyordu.. Son yıllarda Türkçe’nin iyiden iyiye bozulduğunu düşünüyordu... "Maganda", "Maço", "Miço" derken, bir de "Diva" çıktı şimdi, diye geçiriyordu içinden.
Uzaktan bakanlar eğer Ünsüz Düşünür Bekir’i tanımasalar; “Kredi kartlarının borcunu ödeyememiştir, bizimki yine onu düşünüyor.” sanırlardı ya da “Aldığı emekli maaşı, daha eve ulaşamadan tükenmiş; kahvehaneye verecek parası kalmadığı için düşündüğünü” sanırlardı.
. . .
Kahvehane ahalisi Bekir’i iyi tanırdı. O en son kendini düşünürdü. Her şeyi düşünür; ama en son kendini düşünürdü.
Yan masada oturan Selami, Ünsüz Düşünür’ün önündeki kültablasına kayıtsızca bakıp,
derin düşüncelere daldığını görmüştü.
Sandalyesini alıp Bekir'in yanına gitti.
Selami Karadenizliydi. Kahvehanenin renkli simasıydı.
-Beçir abi hayurdur.? Derin duşuncelere dalmişsun...
-Yok, öylesine düşünüyordum.
-Duşunecek ne vardur da?..
-Selami, merak ettim; bu "Diva" ne demek?
-Ha o mi?. Ben de merak etmiştum... Bizum uşaklara sordim, söyledular ba’a!.
-Eee, nedir peki?
-Söz temsilu, atin KİSRAK olani vardur; bir de KATANA olani... İşte bu "Diva", KATANA olanidur. Duşunmeye değmez, boş ver bunlari... Altili oynadum... Bakalum bizum atlar nedecek?. Tolunaya oynadum bucün.
Bekir ile Selami'nin konuşmasına kulak misafiri olan Nuri söze girdi:
-Diva, 1950’li yılların ünlü bir şarkıcısıymış Bekir abi; değmez bunları düşünmeye. Yarış başlıyor, bakalım bizim atlar ne yapacak?..
. . .
Selami ile Nuri atları düşünürken, Ünsüz Düşünür Bekir'in kafasında hâlâ;
"maganda",
"maço" ,
"miço",
"diva"
vardı......
........................... –BİTTİ-

L@hm@cun

L@hm@cun
* L@hm@cun_mizah öykü - Blog İnternet Sitesi'nde yer alan ürünlerin; *haber, tanıtım v.b. durumlar dışında / 2. şahıslarca –herhangi bir biçimde- yayımlanması _ kullanılması izne bağlıdır ve yasaların öngördüğü haklara sahiptir. ***--> L@hm@cun.*mizah.öykü*....İLETİŞİM ADRESİ--> mizahvesiir@gmail.com